girl in red, Marquee'yi Kullanarak İlk Albümünü Nasıl Dünya Çapında Tanıttı?

Marie Ulven yetenekli olduğu kadar tutkulu bir sanatçı. girl in red olarak tanınan 22 yaşındaki şarkıcı-besteci ve prodüktör, 5 yıl önce Norveç'li bir bedroom pop müzisyeni olarak başladığı kariyerinde "i wanna be your girlfriend" adlı duygu dolu single'ının kısa sürede hit olmasıyla indie müzik dünyasında uluslararası bir fenomene dönüştü. "i wanna be your girlfriend" Spotify'da bugüne kadar 180 milyon dinlemeye ulaştı.

Kısa süre önce verdiği bir röportajda Spotify'ın RADAR programına dahil olduğunu duyuran sanatçı, kariyer hedefini açık bir şekilde dile getirdi: "Dünyayı ele geçirmek istiyorum! Bunun için çok çalışıyorum. İnsanların müziğimi dinlemesi kadar harika bir şey olamaz. Önce RADAR, sonra dünya hakimiyeti!" "Dünya hakimiyeti" tam bir kötü kahraman repliği gibi gelse de, tüm enerjisini müziğine aktaran her sanatçı gibi girl in red'in de tek bir amacı var: Müziğini mümkün olduğunca fazla insana duyurmak. AWAL'daki ekibi, bu hedefe ulaşmasına yardımcı olmak için çok çalışıyor. AWAL Global İş Ortaklıkları ekibinden Kıdemli Direktör Jacqueline Rossi, "girl in red'i jenerasyonunun en önemli rock yıldızı yapmak istiyoruz." diyor. "Bence insanların müziğine ilgi göstermesinin nedeni müziğinin çok samimi olması. Üstelik neredeyse tüm eserlerinin bestelerini ve prodüktörlüğünü kendisi üstleniyor." RADAR mini belgeselinde girl in red kariyer hedeflerini daha ayrıntılı bir şekilde anlatıyor: "Dünyadaki en büyük mosh pit'i oluşturmak ve tam ortasında olmak istiyorum."

Son birkaç yıl içinde çıkardığı hit single'ları ve EP'leri ile kendi hayran kitlesine ulaşan girl in red, beklenen ilk albümünü 30 Nisan'da yayınladı. Sanatçı, if i could make it go quiet adlı ilk albümüyle mosh pit hayalini gerçeğe dönüştürmeye bir adım daha yaklaşmış oldu. AWAL, yayın stratejisini planlarken Marquee'nin uluslararası etkinliğinden yararlanarak kampanyayı birden çok pazarda yürüttü. Tek platformda çift etki elde etmek için koordineli bir şekilde yürütülen kampanyanın ilk aşaması, albümün Avustralya ve Yeni Zelanda'daki çıkış gününde, ikincisi ise bir hafta sonra ABD ve Kanada'da gerçekleştirildi.

AWAL'un Avustralya ofisi temsilcilerinden Mary Vardouniotis, "Albümün yayınlandığı andan itibaren mümkün olduğunca fazla ses getirmeye çalıştık. Avustralya'da albümün ilk 10'a girmesini hedefledik. Albümün yayınlandığı andan itibaren hayranların albümden haberdar olmalarını ve yayın haftası boyunca albümü dinlemelerini sağlayacak bir strateji geliştirdik." diye açıklıyor. AWAL'un stratejisi işe yaradı. Dinleyici dönüşüm oranları Avustralya'da %17,6 ve Yeni Zelanda'da %18,6'ya ulaşmakla kalmadı, ekip aynı zamanda listelerde yer bulma hedefine de ulaştı.

ABD'de ise farklı bir yaklaşımı kullandılar. Rossi ve girl in red'in AWAL'daki ekibi, sanatçının RADAR gibi Spotify girişimleri ile elde ettiği görünürlükten faydalanarak albümün çıkış gününde en iyi etkiyi elde etmeye çalıştı. AWAL, kampanyanın ABD'deki aşamasını yayın tarihinden bir hafta sonra yürüttü. Bunun nedenini Rossi, "Yayın haftası gerçekleştirdiğimiz pazarlama etkinliğiyle dinleyicilere albümü keşfetme fırsatı sunmak ve daha önce ulaşamadığımız dinleyicilere bu kampanya aracılığıyla albümü tanıtmak istedik." diye açıklıyor. Bu stratejiyi uygulamak için dinleyici kitlesinin iki segmentini hedeflediler: yeni keşfeden dinleyiciler ve genel dinleyiciler. "girl in red'i RADAR veya yeni radyo kampanyası aracılığıyla tanıyan insanları hedeflemek için yeni keşfeden dinleyicileri belirledik. Genel dinleyicileri daha sadık hayranlara dönüştürmenin yollarını her zaman aradığımız için de genel dinleyicileri hedefledik." diyor Rossi.

Bölgelere özgü kampanya stratejilerindeki farklılıklara rağmen ABD, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda'daki dinleyici kitleleri girl in red'in müziğini ileride de dinlemek istediklerini gösterdi. Dinleyicilerin %42'si Marquee'yi gördükten sonra albümdeki parçayı kaydetti veya kendi çalma listesine ekledi. Rossi, "Bugüne kadar gördüğüm tüm Marquee kampanyalarındaki en yüksek ilgilenme oranlarından biri bu.” diyor. “Dinlenme sayılarının artması elbette güzeldir, ancak dinleyicilerin müziğini keyifle dinlediklerini, şarkını kaydettiklerini ve çalma listelerine eklediklerini bilmek bambaşka bir duygu. Bunun ne kadar değerli olduğunun farkındayız. Bu ilgilenme oranı bizleri çok mutlu etti.”

Rossi'ye göre, farkındalığın en önemli kriter olduğu dikkat ekonomisinde Marquee, dinleyicileri sadık hayranlara dönüştürebilecek güçlü bir araç. Rossi, “İnsanların bir sanatçıya yakınlık hissetmeleri için içeriklerin birden fazla defa sunulması gerekir. Bu, özellikle genel dinleyiciler için geçerli. 'Yeni albümü çıkmış mı? Başka müzikleri var mı?' diye merak etmeyebilirler. Bir tüketici olarak, dinleyeceğim müziği ararken Marquee bildirimini almanın ne kadar değerli olduğunu biliyorum. Tıklamak dışında yapman gereken hiçbir şey yok." diye anlatıyor. Bütüncül bir pazarlama yaklaşımının ana bileşeni olarak Marquee kullanıldığında, girl in red'in "dünya hakimiyeti" hayali o kadar da uzak görünmüyor. Yakın bir gelecekte "girl in red dinliyor musun?" diye sorulduğunda tüm dünya "evet!" diye yankılanacak.

Beta sürümündeki Marquee'yi tüm dünyaya sunmak için çalışmaya devam ediyoruz. En son yenilikleri sitemizden takip edebilirsin. Brezilya, Fransa, Almanya, Meksika, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri dahil olmak üzere 36 pazardaki dinleyici kitlelerini hedeflemek için Marquee'yi kullanmak istiyorsan ve koşulları karşılayan yeni çıkan müziğin varsa Spotify for Artists panondan bunu yapabilirsin. Marquee eksiksiz hedefleme listesini buradan görebilirsin. Ekibin ABD, Avustralya veya Birleşik Krallık'ta yaşıyorsa ancak Kampanyalar sekmesini görmüyorsan beta sürümüne dahil olabilmek için lütfen fatura ülkeni ABD, Avustralya veya Birleşik Krallık olarak ayarla.

Yerel temsilcilerimizden destek alarak yukarıdaki pazarlarda bulunan dinleyici kitlelerini hedeflemek için lütfen bilgilerini buradan gönder.